18 Mart 2016 Cuma

Tess Gerritsen - Yörünge


Kitap Adı : Yörünge
Özgün Adı : Gravity
Yazar Adı : Tess Gerritsen
Çeviren : Cumhur Mısırlıoğlu
Sayfa Sayısı : 511
Yayınevi : Martı Yayınları
Puan : 5/5 




Herkese yeniden merhaba ! Vizelerim pazartesi günü başlıyor. Sanırım onlar bitene kadar ve taşınma işimiz sonlanana kadar son yorum gibi duruyor. Onuda 3-4 gün önce bitirdiğim Yörünge ile yapmak istedim. 

Konu olarak şu şekilde ; 

Dr. Emma Watson, mesleğinde hızla yükselmiş bir araştırmacıdır ve nihayet uzun zamandır düşlediği bir deney üzerinde çalışma fırsatını yakalamıştır. Bu deney için yapacağı uzay yolculuğu artık bitmek üzere olan evliliğinden daha önemlidir. Yerçekimsiz ortamın farklı canlı türleri üzerindeki etkilerini incelemek için Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilir. Ne var ki birtakım aksaklıklar olur ve işlerin kontrolden çıkmasıyla deney son derece tehlikeli bir biyolojik savaşa dönüşür. Emma'yı hem büyülü uzay yolculuğunda hem de dünyada zorlu bir mücadele beklemektedir. 




Aslında ben bu kitaba yorum girmeyi bile istemedim. Konusunu nasıl anlatacağımı bilemedim. İlk defa uzayda geçen bir kitap okudum ve büyülendim. Mürettebat mekik ile fırlatılmaya hazırlanırken sanki 5 dakika sonra ben fırlatılacak gibi hissettim. Geri dönüş yollarında, o aksiliklerde birazdan yere ben çakılacak gibi hissettim. İyi ki böyle bir dünyaya girmişim dedim kendi kendime. Birde uzun bir kitap olduğu için sanki daha önceden de benimle birlikteler gibi hissediyorum. Bitireli biraz oldu ama hala benimle her karakteri. Acaba devam etseydi neler yaparlardı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tess Gerritsen , tıbbi gerilim yazıyor biliyorsunuz mutlaka. Bu kitabında arka kapağında yazdığı gibi kötü adamlar, katiller , kurbanlar yok. Kurban var aslında ama öyle kurban değil. Demek istediğim, satırlarından kan sızmasa da kendini okutuyor ve inanılmaz güzeldi. 

D&R'da şuanda 9.90 TL indirimi var. Bu kitapta onların içerisinde. Eğer uğrarsanız , bence hiç çekinmeden alın. Pişman olmazsınız. Tek şey daha söylesem, kitabı tamamen anlatacakmışım gibi hissediyorum. Fikir alabilmeniz açısından bu yazıyı burada kesip,bitirmek istiyorum. 

Herkese iyi okumalar, iyi hafta sonları. 



10 Mart 2016 Perşembe

George Orwell - Hayvan Çiftliği


Kitap Adı : Hayvan Çiftliği 
Özgün Adı : Animal Farm 
Yazar Adı : George Orwell
Çeviren : Celal Üster
Sayfa Sayısı : 152
Yayınevi : Can Yayınları
Puan : 5/5


Herkese yeniden merhaba ! Başka bir kitap ile karşınızdayım. Bugün, yaklaşık olarak 1 senedir elimde olan , 7 aydır elime alıp 10.kez ön sözünü okuyup, geri bıraktığım Hayvan Çiftliğin'den bahsedeceğim. 

 Konu itibariyle bilmeyen yoktur diye düşünüyorum fakat kısaca bahsetmek istiyorum. 
Beylik Çiftliğin içerisinde yaşayan hayvanlar, onları daha fazla insanların yönetmesini istemiyorlar ve yönetimi ele almak istiyorlar. İnsanlar için değil, kendileri için çalışmak istiyorlar. Bütün benlikleriyle insanlara çalışmak onları ciddi anlamda bıktırmış durumda. Bu şikayetlerini ise domuzların başkanlığı sayesinde dillendirebiliyorlar. Daha doğrusu domuzlar dillendiriyor diğer hayvanlarda kafa sallıyor. :) 

' Dünyaya geldikten sonra yaşamamıza yetecek kadar yiyecek verirler , ayakta kalanlarımızı canı çıkana kadar çalıştırırlar, işlerine yaramaz duruma geldiğimizde de korkunç bir acımasızlıkla boğazlarlar. İngiltere'de, bir yaşına geldikten sonra, hiçbir hayvan mutluluk nedir bilmez, hiçbir hayvan dinlenip eğlenemez. İngiltere'de hiçbir hayvan özgür değildir. Hayatımız sefillikten, kölelikten başka nedir ki ! İşte tüm çıplaklığıyla gerçek budur. ' 

Şu paragrafı okuduğumda aklımda tek şey canlandı. Bir dersimizde görmüştük üniversitede. Kapitalist ülkelerde, aile resimlerine baktığınızda bile, kalabalık aile yapısı göremezsiniz.  Bu ülkeler, çekirdek aile yapısını daha çok benimsemiştir. Toplu resimlerde çok nadirdir büyük aile bireyleri. Çünkü böyle ülkeler, üretimden düştüğün anda seni bir şekilde dışlarlar, demişti Sosyal Bilimlere Giriş hocamız. Böyle bir eseri yorumlamak , eleştirmek benim haddime değil tabi ki, kitap zaten Stalin rejimine ağır bir taşlama. Benimde Stalin rejimiyle ilgili bildiklerim çok geniş değil. Sosyalist bir şekilde başlayıp, işi diktatörlüğe götürdüğünü herkes gibi az çok bende biliyorum ama , en azından bunu söyleyebilirim. Bu rejimi çok derin bir şekilde bilmediğimden ötürü kitabı günümüzü düşünerek okudum. Kitap zaten zamansız ve eşsiz bir eser. Günümüzü düşünerek okuduğunuzda birebir olduğunu bence herkes görebilir. Kitabın genelinde domuzların diğer hayvanları nasıl ayakta uyuttuklarını gösteriyor bize. İlk başladıklarında insanlar gibi olmaya , kesin bir dille karşı çıkmışlardı. Çiftlik duvarlarına yedi emir asılmıştı. 

1. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
2. Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7. Bütün hayvanlar eşittir. 

5 Mart 2016 Cumartesi

Sabahattin Ali - Değirmen


Kitap Adı : Değirmen
Yazar Adı : Sabahattin Ali 
Sayfa Sayısı : 137
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları
Puan : 5/5 


Herkese yeniden merhaba ! Mart ayının ikinci kitabı ile karşınızdayım. Yine kütüphanemde bekleyen kitaplardan birisiydi. Kütüphaneme göz gezdirirken, bana bir selam çaktı köşelerden. :) Her kitabın zamanı olduğunu düşünüyorum. Daha önceleri, hiç elime almadığım kitapları bazı zamanlar çok canım isteyerek alıyorum. Gerçekten zamanları ve ruhları var emin olabilirsiniz. :)) 

&

Sabahattin Ali'nin okuduğum ikinci eseri. Bir öykü kitabı ve içerisinde 16 tane öykü var.  Her birinden bahsetmeye kalkarsam bu yazı baya bir uzun olur. Ben hepsini çok ama çok sevdim aslına bakarsanız , ama mutlaka insanı daha çok etkileyen hikayeler olur ya, benimkilerde şu şekildeydi. 

* Kitaba adını veren, Değirmen
* Viyolensel 
* Kırlangıçlar 
* Bir Orman Hikayesi 
* Bir Cinayetin Sebebi 
* Komik-i Şehir 


Sabahattin Ali'nin daha fazla yaşaması gerektiğini söyleyen 3012930. kişi olarak, tekrar söylüyorum. Keşke daha fazla yaşasaydın ve bize çok kıymetli eserlerden daha fazla bıraksaydın. Ben , bu eserleri okurken inanılmaz dinleniyorum. Hayattaki kafa karışıklığına çok iyi geliyor. Kafanızı dinlendiriyor, ruhunuzu besliyor. O sakin anlatımı , naifliği beni benden alıyor. Benim elimde bulunan 3. eseri Kuyucaklı Yusuf ise kütüphanemde bekliyor, en kısa zamanda onuda okuyacağım. 

1 Mart 2016 Salı

Stefan Zweig - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu


Kitap Adı : Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Özgün Adı : Brief einer Unbekahnnten
Yazar Adı : Stefan Zweig 
Çeviren : Ahmet Cemal
Sayfa Sayısı : 62
Yayınevi Türkiye İş Bankası - Kültür Yayınları
Puan : 4.5/5  




Herkese yeniden merhaba. Bu sefer kısacık bir kitabın,kısacık yorumu ile karşınızdayım. Aslında Stefan Zweig kalemiyle Satranç adlı eseri ile tanışmak gibi bir planım vardı fakat bir alışverişim sırasında bu kitabı gördüm, attım sepete. İyi ki atmışım diyorum. Biraz bahsetmek istiyorum. 

&

 Tanınmış roman yazarı olan Bay R doğum gününde bir yığın mektup alır. Bazılarını okur, bazılarını ise bir kenara ayırır. Ayırmış olduğu mektuplardan biriside , bilinmeyen bir kadının mektubudur. Bu uzun, acı verici, ıstıraplı, dertle dolu hayatından, sevdiği adama son seslenişi. İlk defa onu dinleyecektir çünkü ilk defa kendini anlatma cesareti gösterecektir.  

Kadın  12-13 yaşlarında, gördüğü ilk andan, hatta gördüğü bile değil, onu ilk hissettiği zamandan başlayan karşılıksız aşkını anlatan bir mektup yazmıştır. Tutkulu, çaresiz, karşılıksız olan bu aşkın anlatıldığı mektup ise şu sözlerle başlar. 
' Sana , beni asla tanımamış olan sana. ' 

29 Şubat 2016 Pazartesi

Çağıl Yaman - Güneş Makinesi Kararma





Kitap Adı : Güneş Makinesi Kararma
Yazar Adı : Çağıl Yaman 
Sayfa Sayısı : 151 
Yayınevi : Beyaz Baykuş Yayınevi 
Puan : 4/5 



Herkese yeniden merhaba ! Şubat ayının son kitabı ile karşınızdayım. Kabul ediyorum hem şubat ayı hem ocak ayı biraz verimsiz geçti. Geçen ay 4 kitap , bu ay ise 5 kitap okudum. Toparlayacağıma inanıyorum. 

&

Kitap tanıtımına ve yorumuma geçmeden önce belirtmek istediğim küçük bir ayrıntı var. Ben öyle çok sıkı ütüpya - distopya okuyucusu değilimdir. Başka kitaplarla kıyaslama şansım ne yazık ki yok. Ama bu türü tanımaya çalıştığımı söyleyebilirim. :)) 

&

Kitabı biraz anlatmak gerekirse ; Bir gün, her şey normal iken, güneş birden kararıyor. İnsanlar, olağan bir güneş tutulması olduğunu düşünüyorlar fakat mesele o kadar basit değil.  Güneş tutulması olmuyor, güneş sönüyor, kayboluyor , kararıyor.  Güneş karardığı zaman, hayatı devam ettirebilmek adına ilk başta yer altı madenleri ile enerji üretmeye çalışıyorlar bu yüzden iki bölge arasına sarı bir bina kuruluyor. Bu bina içinde enerji ve besin üretmeye çalışıyorlar,  ayrıca çocuklar için büyüme hapları burada üretiliyor. Tabi ki  zamanla madenlerde yok olmaya başlıyor ve  sıra ölülere geliyor.

&

Güneşin kararması ile birlikte bazı sorunlar baş gösteriyor. 1. bölge ve 2. bölge olarak ayrılıyorlar. Güneşin kararması esnasında daha yakın kısımda bulunanlar 1. bölge , daha uzak bulunan kısım ise 2. bölge olarak adlandırılıyor.  Bu olay esnasında 1.bölgede bulunan insanlar daha fazla  etkileniyorlar ve buradaki insanlar öldükleri zaman mücevhere dönüşerek, mücevher insanları oluşturuyorlar. Ölü insanlar yani mücevher insanlar, güneş makinesine götürülerek, geri kalan insanların yaşaması için enerji sağlıyorlar.

25 Şubat 2016 Perşembe

Khaled Hosseini - Ve dağlar yankılandı


Kitap Adı : Ve dağlar yankılandı
Özgün Adı : And the Mountains Echoed 
Yazar Adı : Khaled Hosseini 
Çeviren : Püren Özgören
Sayfa Sayısı : 410
Yayınevi : Everest Yayınevi 
Puan : 3,5/5

Herkese yeniden merhaba ! Bu kez , Ve dağlar yankılandı ile karşınızdayım. Öncelikle ben yazarın diğer kitaplarını okumadım. O deliler gibi meşhur olan ' Uçurtma Avcısı ' kitabını okumayan kesimdenim. Yazar ile bu kitabıyla tanıştım. Düşünüyorum, onca bölümü nasıl açıklayabilirim diye sanırım hepsinden bahsedersem kitabı anlatmış olacağım. Bende en başlarından biraz bahsedersem sanki daha iyi olacağı düşüncesindeyim. 


Peri ile Abdullah, Afganistan'ın Şadbağ köyünde yaşayan birbirlerine deli gibi bağlı olan iki kardeştir. Kardeşler birbirlerine evet tabi ki bağlı olurlar fakat onların bu kadar bağlı olmalarının bir sebebi ise, iki kardeşin annelerinin Peri daha çok küçük iken hayata veda etmesinden kaynaklıdır. Öyle ki küçük Peri'ye abisi Abdullah bakmıştır. Gece  ağladığında o koşmuş, sakinleştirmiş, susturmuş hatta altını bile o almıştır.

 Peri, Abdullah, babaları Sabır ve üvey anneleri Pervane ile oldukça fakir bir hayat sürüyorlar. Köyde yaşam şartları ağır, kışlar zor geçiyor. Öyle ki, o zor kışlar küçük bebekleri de yaşamdan koparıyor. Küçük bedenleri o zor şartlara dayanamıyor. Hatta Sabır ve Pervanenin küçük çocukları Ömer'de kış şartlarına dayanamayan bebeklerden oluyor. ( Sabır ile Pervanenin birde İkbal adında oğulları var.)

     Pervanenin öz kardeşlerinden birisi ( birde Masume var )  olan  Nebi dayı ise, Afganistan'ın Kabil şehrinde, oldukça zengin bir ailenin yanında çalışıyor, evin işlerinde yardımcı olduğu kadar aynı zamanda şoförlük yapıyor.  Nebi dayı bir gün Babayı ve Periyi Kabil'e çağırır. Müştemilatta bir inşaat işi vardır. Babası, Abdullah'ın gelmesini istemese bile zorla peşlerine takılır ve üçü birlikte upuzun toprak yollarda, çöllerde yavaş yavaş Kabil'e doğru yol alırlar. 

Nebi dayı orada, oldukça zengin  olan , Süleyman & Nila Wahdati çifti için çalışır. Bu çiftin çocukları yoktur, zaten pek evli bir çift gibi değillerdir. Süleyman daha çok resim ile Nila ise şiirle uğraşarak günlerini geçirirler.  Kabil'e  giden Abdullah-Sabır-Peri üçlüsünün akıbeti orada değişecektir. Orada olanlara Abdullah'ın gücü yetmeyecektir. 




21 Şubat 2016 Pazar

Erdal Demirkıran - Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç



Felek bir gün asalete can verdi, adına da ' kadın ' dedi ... 

Kitap Adı : Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç 
Yazar Adı :  Erdal Demirkıran 
Sayfa Sayısı : 359
Yayınevi : Kashna 
Puan : 3.5 / 5 


Herkese yeniden merhaba ! :))) 
Okuduğum başka bir kitap ile buradayım. Ay bakın okuduğum ikinci kitabında yorumunu da buraya yazıyorum, nazar değmesin. ! :))
Daha önce başka bir kitabını okuduğum Erdal Demirkıran'ın başka bir kitabı ile karşınızdayım. 
Diğer yazı için ; tık tık 

Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç ; Hariç kadına ithafımdır .. diyerek başlıyor kitaba sevgili yazarımız. 
Aslında tüm kadınlar olarak bildiğimiz ama toplu bir şekilde yüzümüze çarpılmasından hoşlanmadığımız gerçeklerin yazılı olduğu bir kitap diyebilirim. Nasıl ? derseniz eğer biraz açıklamaya çalışayım. 
İstisnalardan bahsetmek değil amacım, genelden bahsediyorum. Türkiye gerçeğinden aslında. Evet dediği doğru yazarın, bir çok kadınımız iş bitirmek, sorun çözmek yerine ; işten vazgeçiyor, sorunların ise üzerini örtüyor. Kadını aramak istediğimiz zaman genelde yok kadın, evet yok. Hem kendi kendine yaptığı kısıtlamayı yaşarken hemde toplumun empoze ettiği gerçekleri yaşayan kadın, kocası varsa dünyalar olan ama kocası arkasında olmadığı sürece bir hiç olan kadın. Aman 'kadın dediğin evinde olur sadece doğurur, kocasını bekler, kocasını hoş eder, itaat eder, okumaz, düşünmez, susar' ,  zihniyetlilerin kadına empoze ettiği gerçeği yaşar kadın dediğin. Aynı zamanda  geride durur ve  , sorunun parçası olur. Daha kadın doğmadan ona uygun olan yaşam tarzı benimsetilmiştir zaten, ana rahmindeki bebeğin kız olacağı duyulunca, odalar, kıyafetler pembelere bürünür. Bebeğe alınacak hediyeler özellikle pembe seçilir . Alınacak oyuncaklara sıra geldiğinde ise ne kadar barbie bebek, oyuncak  mutfak eşyası ve  yemek takımları,  pembe süpürgeler, ütüler, oyuncak makyaj setleri..  Her şey hazırlanmıştır. Çünkü kadın dediğin sadece evin içerisinde işe yaramaktadır. Aslında mikroskop, teleskop , stetoskop alsak çocuklarımıza ? Belki içlerindeki dahiyi çıkarırız ? 

Unutmayın ; Çocukken oynanan her bir oyun staj hükmündedir. 


Bu kitaptan önce Yılmaz Özdil- Kadın kitabını okumuştum. Biraz oradan alıp değineceğim konularda var. Mesela kadınların, kocalarının arkasında kalması gibi. Bu ' her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ' sözü benim için bir hiç olmaktan öteye gidemiyor. Her başarılı erkeğin arkasında olmak yerine, sen kendin başarılı ol, arkada kalmak yerine statünü dengele. Bir başbakan,cumhurbaşkanı,bakan, milletvekili karısı olmaktan öteye git. Kendine güvenin olsun,ayakların yere bassın. Kocan olmasa bile gerine  gerine, güvenle çık insanların karşısına. Silik bir birey olarak asla değil. Şuanda iktidar olsun, olmasın. Meclisteki erkek bireylerin arkalarındaki kadınları düşünün. Büyük ihtimalle kocaları olmasaydı bir hiç olacaklar ve toplum tarafından görülmemeye devam edeceklerdi. Çünkü bizim kadınımız eğitimsiz, çünkü bizim kadınımızı doğduklarından itibaren kalıba soktular, döktüler. Kadınımız okumak istediği zaman , ona ' hayır ' dediler. Tarihin altın sayfalarına adını yazdıran kadınlarımızda işte bu dayatmaya ' hayır ' diyen kadınlarımızdan çıktı. ( Bence ! ) 

Kadın kendi kendini değersizleştirdi. Nasıl olsa yapamam , izin vermezler diyerek çıkış yolu aramadan koltuğuna oturdu. Sonra güvensiz kadınlar oldular. Güvensiz kadınlar büyüdüler, büyük ihtimalle babalarının kafa yapılarında birileriyle evlendiler, zorla yahut bilerek. Güvensiz kadınlar, güvensiz çocuklar yetiştirdiler ve önünü alamamaya başladığımız kısır döngü çıktı ortaya.  Susup oturmak yerine, elimizi taşın altına koyun diyor yazar evet.