18 Aralık 2015 Cuma

PAULA HAWKINS - TRENDEKİ KIZ


Kitap Adı : Trendeki Kız 
Özgün Adı : The Girl on the Train 
Yazar Adı : Paula Hawkins
Çeviren : Aslıhan Kuzucan 
Sayfa Sayısı : 359 
Yayınevi : İthaki Yayınları 
Puan : 4 / 5 






Yeniden merhaba, biraz uzun bir zaman oldu farkındayım. Kitap yorumuna geçmeden önce sizlerle bir şey paylaşmak istiyorum. Resimde gördüğünüz üzere kitap orijinal değil, neden değil ? 
Kardeşimin okulunda edebiyat hocası, size kitap getireceğim diyerek hepsinden 10 TL topluyor ve getirdiği kitaplar gördüğünüz üzere, ÇAKMA, KORSAN !? 
Bir edebiyat öğretmeni bunu yapabiliyorsa eğer kime ne kalmış ?? 



Kitaba gelecek olursak, Rachel, her gün, Ashbury'den kalkan 8.04 trenine binerek Londra'ya yani çalıştığı yere gidiyor ve aksi bir durum olmadığı sürece ise ( yanlış hatırlamıyorsam ) 17.56 treni ile geri dönüyor. Trenle yolculuğu esnasında, yolda gördüğü her şeyden anlam çıkarıp kendi kafasında bunları kurguluyor. Gerçekten takıntılı bir tip ki annesininde böyle düşündüğünü kitabın daha ilk sayfalarında görüyoruz. Tren ile giderken , yoldaki atılmış giysi kalabalığından anlam çıkaran bir tip. Sadece giysi yığınları değil elbette, yol üzerindeki evlere devamlı bakarak orada yaşayan insanların hayatlarıyla ilgi doğru veya yanlış tahminlerde bulunuyor. Bu evlere bu kadar takıntılı bir şekilde bakmasının altında elbette başka bir sebep var. Yakın zamanda Rachel eşi Tom ile boşanmıştır. Bebek sahibi olamayan Rachel, psikolojisini iyice bozarak bir alkol bağımlısı olmuş hem kendini hem etrafını mutsuz eden bir bağımlıya dönüşmüştür. Bu sırada ise Tom, Rachel'i aldatmış ve ayrılmışlardır, ve Rachel'in orada bulunmaktan çok hoşlandığı evlerinde yeni eşi ile birlikte oturmaya başlamışlardır.  Fakat Rachel alkol bağımlısı olması  ve bu durumu kabullenememiş olması sebebiyle, Tom ve yeni eşi Anna'yı sürekli rahatsız etmektedir. İşin kötüsü alkol aldığı zaman yaptığı şeyleri hatırlamakta çok ama çok zorlanır. Kitapta alkol bağımlısı olduğu ve bu yaptıklarını hatırlamamasının altının özellikle çizilmiş olduğunu hissediyorum. Çünkü bununla bağdaşan bir takım olaylar var.   

15 Kasım 2015 Pazar

Tüyap Kitap Alışverişi / Alışveriş #3




Herkese yeniden merhaba. :)) 
1 hafta kadar ne bir şey okuyabildim ne de yazabildim. Sebebi = Vizelerim 
Ama sonunda bugün bitti ve bende evden kendimi dışarıya atıp koşarcasına fuara gittim. 
Küçük bir alışverişte yapmış oldum. Bu sefer sapıtmadım ama. 
Aaa kiitaapp ! deyip çılgına dönmedim yalan söylemiyorum, gerçekten böyle oldu . :)) 

6 Kasım 2015 Cuma

Alışveriş #2





Merhaba ;)
Çok uzun aradan sonra ikinci alışveriş yazısı ile buradayım. Uzun zamandır böyle bir yazı hazırlamadığımı fark ettim. Aynı zamanda alıp alıp okumadığım 18 tane kitabımın olduğunu da fark ettim. Hepsini yavaş yavaş okuyacağım inşallah. Hele bir sınavları bitirelim de, elime kitap alsam bile anlamadan okuyormuşum gibi hissediyorum, aklım hep vizelerde. Fuara'da gitmeyi çok istiyorum ama bakalım fırsat bulabilirsem, ya ilk günü ya son günü , başka şekilde gidemem. :))

Bu alışverişim de bir önceki alışveriş yazım gibi  kitapyurdu  sitesinden gerçekleşti aynı zamanda D&R indiriminden de faydalandığım bazı kitaplarım var.

1. Sabahattin Ali - Sırça Köşk  (kitapyurdu)
Liste fiyatı : 9.00 TL
Aldığım fiyat : 6.30  TL

2.Sabahattin Ali - Değirmen (kitapyurdu )
Liste fiyatı : 9.00 TL
Aldığım fiyat : 6.30  TL

3.Virginia Woolf - Kendine Ait Bir Oda (  kitapyurdu )
Liste fiyatı : 13.00 TL
Aldığım fiyat : 9.10  TL

4. Zülfü Livaneli - Konstantiniyye Oteli
Liste Fiyatı : 25.00 TL
Aldığım Fiyat : 20.00 TL


5. Marc Levy - Dostlarım Aşklarım  ( D&R )
Liste Fiyatı : 22.00 TL
Aldığım Fiyat : 5.00  TL ( Can Yayınlarının 5 TL indiriminden faydalanarak aldım. )

6. David Vann - Pislik ( D&R )
Liste Fiyatı : 21.00 TL
Aldığım Fiyat : 5.00 TL (  Can Yayınlarının 5 TL indiriminden faydalanarak aldım. )

7. Goce Smilevski - Freud'un Kız Kardeşi ( D&R)
Liste Fiyatı : 20.00 TL
Aldığım Fiyat : 9.90 TL ( D&R kitabevinde indirimli kitaplar arasından almıştım. )

8.Anne Frank'ın Hatıra Defteri  ( D&R )
Liste Fiyatı : 19,50 TL
Aldığım Fiyat : 14.65 TL




Şuan elimde Freud'un Kız Kardeşi var. Umarım makul bir sürede bitirip yazısını yazabilirim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Herkese iyi okumalar.
İyi günler.


Bir önceki yazım için ; Pepper Winters - Tess'in Gözyaşları 

28 Ekim 2015 Çarşamba

Pepper Winters - Tess'in Gözyaşları

Kitap Adı ; Tess'in Gözyaşları
Özgün Adı : Tears of Tess      
Yazar Adı : Pepper Winters   
Çeviren : Arzu Sarı             
Sayfa Sayısı : 496                
Yayınevi : Arkadya Bitter  
Basım Yılı : Ekim 2015    
Puan : 3 / 5    



Tess ve Brax iki sevgilidir. Avustralya'da yaşayan  bu çift,  yoğun işleri nedeniyle çok fazla görüşemediklerinden , Brax,  Tess'e bir sürpriz yaparak onu Meksika'ya götürmeye karar verir. Oraya gidip görüşemedikleri zamanların acısını çıkaracak, baş başa kalıp bir aşk tatili yapacaklardır. Meksika'ya vardıklarında çok fazla vakitleri olmadığı için Meksika sokaklarında motor ile bir gezintiye çıkmaya karar verirler. 6. hissi çok kuvvetli olan Tess , daha en başından bu gezintiye çıkmak istememekle birlikte Brax'i kırmak istemediğinden bu gezintiye çıkmaya razı olur. Meksika'nın o sıcak sokaklarında yol alırken ,  çok terledikleri ve biraz soluklanmak istedikleri için bir yerde soğuk şeyler içme ihtiyacı duyup, dışarıdan pis ve oldukça yalnız duran küçük bir yere otururlar. Tess'in o kuvvetli 6. hissi yine devreye girer ve buradan hemen çıkıp gitmek ister, fakat böyle bir şey yapmayıp otururlar. Brax tuvalete kalktığında ise. Tess'in korktuğu başına gelmiş, hissettikleri çıkmıştır. Tess kaçırılmıştır ve ardından Q adında bir adama satılmıştır !! 

25 Ekim 2015 Pazar

Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters ( Tanıtım Yazısıdır )




Muhteşem bir hayatım vardı. Aşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. 

                                                               Bir adama satıldım!



Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıl dönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların.denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden aşık olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kabusa dönmesi uzun sürmedi. 
Dünyanın gölgelerinden habersin Tess, kaçırılmış.hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti. 

Zamanın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, ' Gözlerindeki karanlığı görüyorum,' diyordu. ' O karanlık beni besliyor , o karanlık beni çağırıyor ' 

Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu. 


23 Ekim 2015 Cuma

Erdal Demirkıran - Sadece Aptallar 8 Saat Uyur

 
Kitap Adı ; Sadece Aptallar 8 Saat Uyur
Yazar Adı ; Erdal Demirkıran
Sayfa Sayısı ; 273
Yayınevi ; Kashna Kitap Ağacı
Basım Yılı ; Nisan 2006
Puan ; 4.5-5 / 5

Sen'deki Ben'e İthafımdır... 

Başarılı insanlar az uyumazlar, az uyuyan insanlar başarılı olurlar.. 


Kitap, Kendyn'in yatak odasına bir Cin'in girmesiyle başlıyor. Cin, Kendyn'in suratına kocaman bir tokat patlatır ve Kendyn uyanır, uyanmasıyla birlikte Cin ona şunu diyecektir 
' Şimdi, dile benden ne dilersen. Tek hakkın var ; ama öyle bir şey isteyeceksin ki bu, senin asla yapamayacağın bir şey olacak! ' Kendyn ondan bir ömür daha ister, ama Cin bunu kendinde yapabilirsin der ve onu uzun sürecek olan bir gezintiye çıkarır. Onu okuyun öğrenin derim ben. :) 


Ben bu kitabı geçen sene gerçekleşen Tüyap Kitap Fuarından almıştım fakat  okumaya fırsatım olmamıştı, fırsatım olduğunda ise ertelemeyi tercih etmiştim. Bunun bir sebebi var elbette, isminden dolayı belki beni gerçekten harekete geçirebilir diyerek okul dönemlerine hatta vize dönemlerine bırakmayı tercih ettim öyle de yaptım kitabım yeni bitti. :))

13 Eylül 2015 Pazar

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

 Kitap Adı ; Kürk Mantolu Madonna
 Yazar Adı ; Sabahattin Ali
 Sayfa Sayısı ; 160
 Yayınevi ; Yapı Kredi Yayınları
 Basım Yılı ; 1943
 Puan ; 4.5 / 5

Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz ? 





Kitap, kitabın  içinde var ama yok arası bir karakterin olaylara uzaktan bakıp anlatmasıyla başlamaktadır. Bu karakter, devam ettiği iş yerinden ayrıldığını ve daha sonra arkadaşı sayesinde girdiği başka bir yerde tanıştığı Raif Efendi ile olan ilişkisini anlatır. 

Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır.. 

Asıl hikaye, bu karakterin, hasta yatağında yatan Raif Efendinin defterini alıp okumasıyla başlar. Raif Efendinin çocukluğunu, gençliğini , anne ve babası ile ilişkisini , iç dünyasını, düşünce ve fikirlerini, yaşadığı topraklardan Berlin'e gidişini , oradaki yaşamını, günlerini nasıl geçirdiğini ve hatta ilk aşkını bu küçük defterden öğrenir..
Raif ile Maria Puder , bir resim sergisinde tanışırlar.. Raif Efendi, gezerken bir tabloya bakar ve gözlerini ondan ayıramaz. Günlerce. onlarca kez gidip aynı tablonun önünde saatlerini geçirir öyle ki dışarıdan nasıl gözüktüğünün farkında bile değildir. Baktığı canlı birisi değildir sadece bir resimdir ancak bir tesadüf eseri sokakta karşılaşırlar ve sonra birlikteliklerine tanık oluruz. Farklı bir birliktelik itiraf edebilirim. :)  

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Canan Tan - Piraye


Canan Tan - Piraye

Kitap Adı ; Piraye
Yazar Adı ; Canan Tan 
Sayfa Sayısı ; 399
Yayınevi ; Altın Kitaplar
Basım Yılı ; 2009
Puan ; 4/5 



Piraye..
 Ailesinin, edebiyata, özgürlüğüne düşkün, kendi davasının peşinde olan hatta sol görüşe yatkınlığı olan  biricik kızları Piraye.. 
Tiyatroya yatkınlığının olduğunu söylemekle birlikte başka bir meslek seçerek kendi macerasını başlatmış oldu,  Marmara Üniversitesi - Diş Hekimliği bölümüne girdi. Kendi iç dünyasında, erkek arkadaşın bile özgürlüğünü kısıtladığını düşünürken bir Ağa çocuğuna gönlünü kaptırarak kendisiyle çelişti. Bir süre devam eden ilişkisini evlilikle taçlandırarak  Diyarbakır'a gelin gitti. Eğitimli, genç Piraye'nin alışık olmadığı hatta hiç görmediği durumları kabul etmesini, büyük bir ailenin hatta doğulu bir ailenin gelenek ve göreneklerini kabul etmesini, kendisiyle sürekli karşı karşıya gelmesine rağmen bu adetlere uyum sağlamasını izliyoruz. Ama bir farkla, o korkunç gerçekle karşılaşana kadar.. 


Gönül ağzına kadar dolu

Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma

                                 İstanbul diyorum sen .. 



 Annemin, ' farklı kültür olduğu zaman zor, çok zor ' dediğini duyar gibi oldum. Evet, gerçekten zormuş Piraye de zorlandı, ama ilginç olan ' Ben daima kendi yolumda yürürüm, beni kimse oraya buraya çekemez' diye direten Piraye, önüne koyulan tüm zorlukları kabul etti. 
Canan Tan'ın okuduğum diğer kitabı ile baş karakter bakımından benzerlik gösterdiğini söylemeden geçemeyeceğim. Bu beni rahatsız etmedi aksine, güçlü, eğitimli karakterler beni daha çok mutlu ediyor. Anlatımı olabildiğine akıcı, hiç zorlanmadan okunan hatta kendini merak ettiren bir kitaptı benim açımdan. Evet kesinlikle aşk vardı kitapta ama sadece aşk ile boğmamış bizi yazar, aynı zamanda Diyarbakır'ı gezmiş gibi olmamızı sağlamış ve beni mutlu eden ayrıntılardan birisiydi bu. 
Sıkılmak imkansız gibiydi benim için sanırım 2 günde filan bitti ve eklemek isterim ki yazarın tüm kitaplarını okumak istiyorum. 
Kesinlikle, kesinlikle okumanızı öneriyorum. Kitabın sonundaki hayal ürünüdür yazısını görene kadar gerçek hikaye zannetmiştim ama onu görünce de fikrim değişmedi çünkü bunları çok duyuyoruz bunlar yaşanan şeyler bu yönü de beni çok mutlu etti. Çünkü ben her köşesine yaşanmışlık sinen romanları çok ama çok severim. Bazı yerlerde kopukluklar vardı anlam veremediğim yerler oldu onuda Piraye'nin iç dünyasının karışıklığına veriyorum çünkü yer yer Piraye ne yapacağını bilemez hale geldi. Ama itiraf etmeliyim ki çok üzücü bitti. Biraz ağlamış bile olabilirim belki. :) 
Böyle tekrar okuyasım geldi sanki Haşim ve Piraye'den ayrılmak istemedim. Oda benim sapık ruh halim zannedersem ;)  

                                      Bahardı sevgilim bahardı 

                                            ve bahtiyar olmak için

                                               toprakta, havada, suda, her şey vardı sevgilim,

                                                                                              her şey hazırdı.

                                                                                                 her şey vardı.. 


Daha fazla konuşursam kitabı anlatacağım okumayanlar için hiç hoş olmayacak :))                                                                                              
Herkese iyi okumalar diyorum.
Okuyanlardan yorum bekliyorum, kitap hakkında tartışabiliriz belki. :)


 Son bir şey isteyebilir miyim senden ? Oğlunun adını Haşim koyar mısın ? 



       



21 Ağustos 2015 Cuma

Canan Tan - Eroinle Dans

     Canan Tan - Eroinle Dans

       Kitap Adı ; Eroinle Dans
       Yazar Adı ; Canan Tan 
       Sayfa Sayısı ; 411
       Yayınevi ; Altın Kitaplar 
       Basım Yılı ; 2005
       Puan ; 4,5/5

Eylül'ün Alev'e, Alev'in Kül'e dönüştüğü yerde Eroin'in Kırmızı'yla dansı başlar.. Ölüm Dansı'na yenik düşen tüm Alev'lere..


   Eylül.. Onun hikayesi bu..
İzmir'de yaşıyor, anne ve babasının durumu ise gayet iyi. Hem maddi hem manevi desteği kızlarının üzerinden hiç esirgememişler. İyi kolejlerde okuyup, Boğaziçi Üniversitesi - Psikoloji bölümünü kazanmış Eylül. Aslında anlatılan bu. sadece ailevi sorunları olanlar değil, iyi bir hayat süren kişilerde bu batağa sürüklenebilir.. İstanbul'a gelince başladı Eylül'ün hikayesi..
Size biraz Eylül'den bahsedeyim. Yukarıda dediğim gibi üniversiteyi yeni kazanan genç bir kız, çok genç olmasına rağmen çok zeki bir kız. Etrafını çok iyi gözlemleyebilen, yaşadığı şeylerin çok farkında olan bir kız Eylül.
Bizim tam gençliğe yeni adım attığımız günlerde, anne ve babamız bize çok önemli şeyler söyledi.
' Sakın ha! Kimseden bir şey alıp içme,bilmediğin şeylerin tadına bakma, aman bir kereden bir şey olmaz derlerse inanma! '
Eylül bunların hepsinin farkındaydı. Karşı koyamadı ama karşı koyamadığının bile farkındaydı. Yaptıklarından pişman olabildi ama kendinden arkadaşı uğruna çok ödün verdi belkide yaptıklarına kılıf aradı. Farklı ortamlar gördü ve kimlik arayışına girdi. Kendisiyle iç hesaplaşması sürekli devam etti.  Böyle böyle bir çok sebep yüzünden Eylül hata yaptı ve bu batağa saplandı. Sonu nasıl bitti? Okuyun öğrenin canım sizde. :)




Özleme dayanmanın tek yolu,onu parçalara bölmek değil midir ?



Benim yorumlarıma gelirsek eğer, kitap gerçekten çok güzeldi. Eğlence içeren bir kitaptan daha çok
dram vardı içinde. Canan Tan'ı bu kitapla tanıdım daha önce hiç kitabını okumamıştım , iyi yaptım
aldım kitabını çok beğendim çünkü. Sayfalar nasıl geçiyor anlamıyorsunuz baya akıcı. Acaba ne olacak? 
Şimdi nasıl bir aptallık yapacak? Eylül sana çok kızıyorum, yapma! diye diye çevirdim sayfalarını.
Demek ki neymiş ? Ailemizi sonuna kadar dinliyormuşuz. Böyle yanılgılara düşmeyelim diye. 
Özellikle gençliğe yeni adım atanlara sonsuz şekilde öneriyorum. Onun dışında herkese öneriyorum. 
Kesinlikle okuyun,çok beğeneceğinizden eminim ben. 

Herkese iyi okumalar,okuyanların yorumlarını mutlaka bekliyorum. 


En umarsız zamanlarda bile umutlarını asla yitirme.. 




4 Temmuz 2015 Cumartesi

Sarah Jio - Gündüzsefası

     Sarah Jio - Gündüzsefası

      Kitap Adı ; Gündüzsefası
      Özgün Adı ; Morning Glory
      Yazar Adı ; Sarah Jio
       Çeviren ; Duygu Parsadan
       Sayfa Sayısı ; 357
       Yayınevi ; Arkadya Yayınları
        Basım Yılı ; Ekim 2014
        Puan ; 4/5
   

Acı ne kadar derinde olsa da zamanla tüm çiçekler güneşe döner yüzünü...



Yazar, bizi yine iki karakter ile karşılıyor. Penny Wentworth ve Ada Santorini...

Ada Santorini, New York'ta yaşayan ve günümüze eşlik eden karakter.. 
Ada, başına gelen  kötü bir olay sonucunda, yaşadığı yer ve çalıştığı iş yerinden ayrılarak Seattle'a , yüzen evlerin bulunduğu. ' Tekneler Caddesi'ne ' gelir ve buradan bir ev kiralar. Buraya gelmesinin sebebi, yaşadığı o korkunç olayı biraz olsun unutmak ve günlük hayatına daha sağlıklı devam edebilmektir. Bu evde yaşadıkları hafifler mi ?  bilemiyorum ancak kafasını baya meşgul ettiği kesin çünkü kiraladığı ev daha önce burada oturmuş olan Penny Wentworth adlı kadına aittir. Ada, evin içinde Penny'nin  sandığını bulur ve içinden ona ait eski eşyalar çıkar ancak garip olan ' Tekneler Caddesi ' sakinlerinden kimse Penny hakkında konuşmak istememektedir. 


Penny , 1950'li yıllarda  21-22 yaşlarında iken  kendinden neredeyse 20 yaş büyük olan ve çok ünlü bir ressam olan Dexter ile evlenir ve ' Tekneler Caddesi'ne ' yerleşir. İlk evlendiğinde gerçekten çok mutludur ve kocasını seviyordur ancak gün geçtikçe Penny kendini iyice yalnız hissetmeye başlamıştır ve kocasından uzaklaşmaya başlamıştır.  Penny bu değişimleri yaşarken biz de ona eşlik ediyoruz.. 









Öncelikle , bu kitapların çok edebi değer taşıdığını söylersem yalan söylemiş olurum ancak kitapların değişik bir büyüsü olduğunu söyleyebilirim okudukça okuyası geliyor insanın. 
Okuduğum 5. kitabı ve yine 3-5 sezonluk pembe diziyi ben 357 sayfada ve 2 günde  okudum bitirdim.. :)) 
Çok tatlı ve okunası kitaplar gerçekten özellikle kafanızın dinlenmesini istediğiniz zamanlarda.. 
Böyle kitaplardan hoşlanıyorsanız eğer kesinlikle öneriyorum. 
Herkese iyi okumalar. :) 








        

27 Ocak 2015 Salı

Peyami Safa - Fatih-Harbiye

  Peyami Safa - Fatih-Harbiye

Kitap Adı ; Fatih-Harbiye
Yazar Adı; Peyami Safa
Sayfa Sayısı ; 132-138 ( Sözlük ile birlikte 138)
Yayınevi ; Ötüken Neşriyat
Puan ; 3.5/5 


Kitabın en baskın kişisi Neriman, kitabın genelinde bahsedilen ise Neriman ve kendi içinde,kendi ruh halinde gerçekleşen değişiklikler ve çalkantılar.. 
Neriman, babası yani Faiz Bey ve evlerinde bulunan yardımcıları olan Gülter ile birlikle Fatih semtinde yaşamaktadırlar. Neriman uzun zamandır birlikte oldukları Şinası ile birlikte konservatuvar'da okumaktadır. Her zaman birliktedirler ancak Neriman, Macit ( zengin gencimiz oluyor kendileri ) ile tanışınca eski alışkanlıklarını birden sorgulamaya başlar, oturduğu semti, semtinde bulunan insanların yaptıklarını ve davranışlarını, giydikleri kıyafetleri.. 

20 Ocak 2015 Salı

Zülfü Livaneli - Mutluluk

  Zülfü Livaneli - Mutluluk

Kitap Adı ; Mutluluk
Yazar Adı : Zülfü Livaneli
Sayfa Sayısı ; 343
Yayınevi ; Remzi Kitabevi 
İlk Basım ; Kasım, 2002
Puan ; 4/5 
  
Nenesi ölmeden önce onu severken, ' Bu kızın gözleri,' derdi; ' güneşe, sen doğma da ben doğayım diyor.'


Meryem, Van gölü kıyısında yarı kasaba, yarı köy harap yerde yaşayan 17 yaşında bir genç kızdır. Günleri normal seyrinde devam ederken amcasına yemek götürmek için gittiği bağ evinde,amcası tarafından tecavüze uğrayarak hayatı değişir. Kasabada yaşayan insanlar, artık onun günaha batmış ve bir daha temizlenemeyecek bir mahluk olduğunu düşünmektedirler.
Cemal, Meryem'in amcasının oğludur  ve Gabar dağlarında terörün kucağında askerlik yapmaktadır. 
Meryem'in artık kasabada yaşamamasına karar veren aile bireyleri, en başta şeyh amcası, onu izbe bir ambara kilitler ve kendi yazgısını kendisinin belirlemesini isterler, en uygun olanı kendini öldürmesidir. Meryem kendini öldürür ve bu dava böylece kapanıp gider ancak Meryem bu yolu denese bile son anda vazgeçer çünkü, kafası hurafe ile dolu olan genç kız, daha önce böyle şeyler yaşayan genç kızların gittiği yerin yani İstanbul'un çok yakında, dağın arkasında olduğunu düşünür ve kendini öldürmekten vazgeçer oda İstanbul'a gidecektir ve Meryem ile İstanbul'a gidecek olan kişi askerden yeni dönen Cemal olacaktır. Cemal'in tek amacı, günaha batmış olan küçük kızdan bir an önce kurtularak, sevdiği kıza yani Emine'ye geri dönmek ve onunla evlenmektir. 
Kitabın diğer yüzünde ise, çok başarılı,sevilen ve sayılan,saygın, ve bir üniversitede hoca olan İrfan Kurudal ile tanışıyoruz. Aslında yaşamı gayet iyi devam etmektedir, iyi bir işi,iyi dostları,çok güzel bir evi ve sevdiği bir eşi vardır ancak profesör, burada mutlu değildir ve hayatını değiştirmek konusunda fazla ısrarcıdır. Bu yüzden bir tekne ile denize açılmaya karar verir.

9 Ocak 2015 Cuma

Öksüzler Treni

Christina Baker Kline-Öksüzler Treni

Kitap Adı: Öksüzler Treni
Özgün Adı: Orphan Train
Yazar Adı: Christina Baker Kline
Çeviren : Duygu Parsadan
Sayfa Sayısı : 368
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Basım Yılı : Eylül 2014 
Puan : 4/5 


Bazen içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız...



Molly Ayer, 17 yaşında bir genç kız. Babasını geçirdiği bir trafik kazası sonucu kaybediyor. Annesi ise uyuşturucu bağımlısı ve bir eczaneden uyuşturucu malzemesi çalmaya çalışırken bir arkadaşı ile birlikte yakalanıp hapishaneye gönderiliyor. Molly, bu yüzden küçük yaştan beri, bir aileden diğer aileye gitmek ve bu şekilde yaşamak zorunda kalıyor. Gittiği aileye bağlanma taraftarı değil,çünkü adeta kendini bir kaplumbağa gibi ' ben evimi sırtımda taşıyorum ' tanıtıyor okuyucuya. Kendi içine kapanık bir kız olmakla birlikte güvendiği tek bir arkadaşı var. Molly, yakın zamanlarda işlediği bir suçtan ötürü kamu cezası alır ve bu 50 saatlik cezayı doldurmak zorundadır. Bu cezayı,yaşlı bir kadının çatı katını temizleyerek geçirecektir. Kötü gibi gözükmektedir ancak aslında ne kadar çok ortak yönlerinin olduğunu görecek ve eziyet olmaktan çıkıp daha farklı yönlere sürüklenecektir. 


Vivian Daly , 1929 yılında henüz küçük bir kız olan Vivian, ailesi ile birlikte Amerika'ya göç eder ve burada eski bir binada yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar. Bu binada çıkan bir yangın sonucu ailesini kaybeden Vivian, komşuları tarafından çocuk esirgeme kurumuna verilir. Bu kurumda, yüzlerce çocuk bir trene bindirilerek yeni aileleriyle tanışmak için yeni yerlere giderler. Burada o çocukları iyi yada kötü çok şey beklemektedir. Aslında bir çoğu üzücü deneyimlerdir.