24 Ağustos 2015 Pazartesi

Canan Tan - Piraye


Canan Tan - Piraye

Kitap Adı ; Piraye
Yazar Adı ; Canan Tan 
Sayfa Sayısı ; 399
Yayınevi ; Altın Kitaplar
Basım Yılı ; 2009
Puan ; 4/5 



Piraye..
 Ailesinin, edebiyata, özgürlüğüne düşkün, kendi davasının peşinde olan hatta sol görüşe yatkınlığı olan  biricik kızları Piraye.. 
Tiyatroya yatkınlığının olduğunu söylemekle birlikte başka bir meslek seçerek kendi macerasını başlatmış oldu,  Marmara Üniversitesi - Diş Hekimliği bölümüne girdi. Kendi iç dünyasında, erkek arkadaşın bile özgürlüğünü kısıtladığını düşünürken bir Ağa çocuğuna gönlünü kaptırarak kendisiyle çelişti. Bir süre devam eden ilişkisini evlilikle taçlandırarak  Diyarbakır'a gelin gitti. Eğitimli, genç Piraye'nin alışık olmadığı hatta hiç görmediği durumları kabul etmesini, büyük bir ailenin hatta doğulu bir ailenin gelenek ve göreneklerini kabul etmesini, kendisiyle sürekli karşı karşıya gelmesine rağmen bu adetlere uyum sağlamasını izliyoruz. Ama bir farkla, o korkunç gerçekle karşılaşana kadar.. 


Gönül ağzına kadar dolu

Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma

                                 İstanbul diyorum sen .. 



 Annemin, ' farklı kültür olduğu zaman zor, çok zor ' dediğini duyar gibi oldum. Evet, gerçekten zormuş Piraye de zorlandı, ama ilginç olan ' Ben daima kendi yolumda yürürüm, beni kimse oraya buraya çekemez' diye direten Piraye, önüne koyulan tüm zorlukları kabul etti. 
Canan Tan'ın okuduğum diğer kitabı ile baş karakter bakımından benzerlik gösterdiğini söylemeden geçemeyeceğim. Bu beni rahatsız etmedi aksine, güçlü, eğitimli karakterler beni daha çok mutlu ediyor. Anlatımı olabildiğine akıcı, hiç zorlanmadan okunan hatta kendini merak ettiren bir kitaptı benim açımdan. Evet kesinlikle aşk vardı kitapta ama sadece aşk ile boğmamış bizi yazar, aynı zamanda Diyarbakır'ı gezmiş gibi olmamızı sağlamış ve beni mutlu eden ayrıntılardan birisiydi bu. 
Sıkılmak imkansız gibiydi benim için sanırım 2 günde filan bitti ve eklemek isterim ki yazarın tüm kitaplarını okumak istiyorum. 
Kesinlikle, kesinlikle okumanızı öneriyorum. Kitabın sonundaki hayal ürünüdür yazısını görene kadar gerçek hikaye zannetmiştim ama onu görünce de fikrim değişmedi çünkü bunları çok duyuyoruz bunlar yaşanan şeyler bu yönü de beni çok mutlu etti. Çünkü ben her köşesine yaşanmışlık sinen romanları çok ama çok severim. Bazı yerlerde kopukluklar vardı anlam veremediğim yerler oldu onuda Piraye'nin iç dünyasının karışıklığına veriyorum çünkü yer yer Piraye ne yapacağını bilemez hale geldi. Ama itiraf etmeliyim ki çok üzücü bitti. Biraz ağlamış bile olabilirim belki. :) 
Böyle tekrar okuyasım geldi sanki Haşim ve Piraye'den ayrılmak istemedim. Oda benim sapık ruh halim zannedersem ;)  

                                      Bahardı sevgilim bahardı 

                                            ve bahtiyar olmak için

                                               toprakta, havada, suda, her şey vardı sevgilim,

                                                                                              her şey hazırdı.

                                                                                                 her şey vardı.. 


Daha fazla konuşursam kitabı anlatacağım okumayanlar için hiç hoş olmayacak :))                                                                                              
Herkese iyi okumalar diyorum.
Okuyanlardan yorum bekliyorum, kitap hakkında tartışabiliriz belki. :)


 Son bir şey isteyebilir miyim senden ? Oğlunun adını Haşim koyar mısın ? 



       



21 Ağustos 2015 Cuma

Canan Tan - Eroinle Dans

     Canan Tan - Eroinle Dans

       Kitap Adı ; Eroinle Dans
       Yazar Adı ; Canan Tan 
       Sayfa Sayısı ; 411
       Yayınevi ; Altın Kitaplar 
       Basım Yılı ; 2005
       Puan ; 4,5/5

Eylül'ün Alev'e, Alev'in Kül'e dönüştüğü yerde Eroin'in Kırmızı'yla dansı başlar.. Ölüm Dansı'na yenik düşen tüm Alev'lere..


   Eylül.. Onun hikayesi bu..
İzmir'de yaşıyor, anne ve babasının durumu ise gayet iyi. Hem maddi hem manevi desteği kızlarının üzerinden hiç esirgememişler. İyi kolejlerde okuyup, Boğaziçi Üniversitesi - Psikoloji bölümünü kazanmış Eylül. Aslında anlatılan bu. sadece ailevi sorunları olanlar değil, iyi bir hayat süren kişilerde bu batağa sürüklenebilir.. İstanbul'a gelince başladı Eylül'ün hikayesi..
Size biraz Eylül'den bahsedeyim. Yukarıda dediğim gibi üniversiteyi yeni kazanan genç bir kız, çok genç olmasına rağmen çok zeki bir kız. Etrafını çok iyi gözlemleyebilen, yaşadığı şeylerin çok farkında olan bir kız Eylül.
Bizim tam gençliğe yeni adım attığımız günlerde, anne ve babamız bize çok önemli şeyler söyledi.
' Sakın ha! Kimseden bir şey alıp içme,bilmediğin şeylerin tadına bakma, aman bir kereden bir şey olmaz derlerse inanma! '
Eylül bunların hepsinin farkındaydı. Karşı koyamadı ama karşı koyamadığının bile farkındaydı. Yaptıklarından pişman olabildi ama kendinden arkadaşı uğruna çok ödün verdi belkide yaptıklarına kılıf aradı. Farklı ortamlar gördü ve kimlik arayışına girdi. Kendisiyle iç hesaplaşması sürekli devam etti.  Böyle böyle bir çok sebep yüzünden Eylül hata yaptı ve bu batağa saplandı. Sonu nasıl bitti? Okuyun öğrenin canım sizde. :)




Özleme dayanmanın tek yolu,onu parçalara bölmek değil midir ?



Benim yorumlarıma gelirsek eğer, kitap gerçekten çok güzeldi. Eğlence içeren bir kitaptan daha çok
dram vardı içinde. Canan Tan'ı bu kitapla tanıdım daha önce hiç kitabını okumamıştım , iyi yaptım
aldım kitabını çok beğendim çünkü. Sayfalar nasıl geçiyor anlamıyorsunuz baya akıcı. Acaba ne olacak? 
Şimdi nasıl bir aptallık yapacak? Eylül sana çok kızıyorum, yapma! diye diye çevirdim sayfalarını.
Demek ki neymiş ? Ailemizi sonuna kadar dinliyormuşuz. Böyle yanılgılara düşmeyelim diye. 
Özellikle gençliğe yeni adım atanlara sonsuz şekilde öneriyorum. Onun dışında herkese öneriyorum. 
Kesinlikle okuyun,çok beğeneceğinizden eminim ben. 

Herkese iyi okumalar,okuyanların yorumlarını mutlaka bekliyorum. 


En umarsız zamanlarda bile umutlarını asla yitirme..