25 Şubat 2016 Perşembe

Khaled Hosseini - Ve dağlar yankılandı


Kitap Adı : Ve dağlar yankılandı
Özgün Adı : And the Mountains Echoed 
Yazar Adı : Khaled Hosseini 
Çeviren : Püren Özgören
Sayfa Sayısı : 410
Yayınevi : Everest Yayınevi 
Puan : 3,5/5

Herkese yeniden merhaba ! Bu kez , Ve dağlar yankılandı ile karşınızdayım. Öncelikle ben yazarın diğer kitaplarını okumadım. O deliler gibi meşhur olan ' Uçurtma Avcısı ' kitabını okumayan kesimdenim. Yazar ile bu kitabıyla tanıştım. Düşünüyorum, onca bölümü nasıl açıklayabilirim diye sanırım hepsinden bahsedersem kitabı anlatmış olacağım. Bende en başlarından biraz bahsedersem sanki daha iyi olacağı düşüncesindeyim. 


Peri ile Abdullah, Afganistan'ın Şadbağ köyünde yaşayan birbirlerine deli gibi bağlı olan iki kardeştir. Kardeşler birbirlerine evet tabi ki bağlı olurlar fakat onların bu kadar bağlı olmalarının bir sebebi ise, iki kardeşin annelerinin Peri daha çok küçük iken hayata veda etmesinden kaynaklıdır. Öyle ki küçük Peri'ye abisi Abdullah bakmıştır. Gece  ağladığında o koşmuş, sakinleştirmiş, susturmuş hatta altını bile o almıştır.

 Peri, Abdullah, babaları Sabır ve üvey anneleri Pervane ile oldukça fakir bir hayat sürüyorlar. Köyde yaşam şartları ağır, kışlar zor geçiyor. Öyle ki, o zor kışlar küçük bebekleri de yaşamdan koparıyor. Küçük bedenleri o zor şartlara dayanamıyor. Hatta Sabır ve Pervanenin küçük çocukları Ömer'de kış şartlarına dayanamayan bebeklerden oluyor. ( Sabır ile Pervanenin birde İkbal adında oğulları var.)

     Pervanenin öz kardeşlerinden birisi ( birde Masume var )  olan  Nebi dayı ise, Afganistan'ın Kabil şehrinde, oldukça zengin bir ailenin yanında çalışıyor, evin işlerinde yardımcı olduğu kadar aynı zamanda şoförlük yapıyor.  Nebi dayı bir gün Babayı ve Periyi Kabil'e çağırır. Müştemilatta bir inşaat işi vardır. Babası, Abdullah'ın gelmesini istemese bile zorla peşlerine takılır ve üçü birlikte upuzun toprak yollarda, çöllerde yavaş yavaş Kabil'e doğru yol alırlar. 

Nebi dayı orada, oldukça zengin  olan , Süleyman & Nila Wahdati çifti için çalışır. Bu çiftin çocukları yoktur, zaten pek evli bir çift gibi değillerdir. Süleyman daha çok resim ile Nila ise şiirle uğraşarak günlerini geçirirler.  Kabil'e  giden Abdullah-Sabır-Peri üçlüsünün akıbeti orada değişecektir. Orada olanlara Abdullah'ın gücü yetmeyecektir. 











Eğer herkesin hayatından teker teker bahsedersem , gerçekten kitabı anlatmış olmaktan korkuyorum. Kitap ilk etapta bu hikaye ile başlıyor aslında, bunu bilmek bence daha önemli. Kitap zaten çok yönlü, nasıl söyleyeyim, anlatılan Afganistan'da kalmayıp, Amerika, Fransa, Yunanistan gibi yerlere etki ediyor. Kitapta sadece Peri ve Abdullah'tan bahsedilmiyor. Peri ve Abdullah'ın hayatlarına bir şekilde dokunmuş olan ya da direkt olarak onların hayatına dokunmayıp, dolaylı olarak dokunmuş olsalar bile o kişilerin hayatlarını ve bir şekilde Peri ve Abdullah ile bağlantılarını anlatmaya çalışıyor. 

Pervane,Masume,Nebi dayı,Süleyman & Nila Wahdati , Bay Markos , Thalia , Bay Beşiri , İdris, Timur , Hemşire ve daha sayamadığım bir çok karakter etrafında dönen gerçekten kıymetli ve okunmaya değer bir hikaye idi. Kötü olan ne vardı ? derseniz eğer, kitap çok fazla kişiyi anlattığından doğal olarak bölümlere ayrılmıştı. Bu kadar çok bölümlere ayrıldığından, kişileri genel hatları ile tanıtmak istediği için tekrar dönüş yapma şansı pek olmadı. Ucundan belli edilmeye çalışılsa bile akıbeti benim gözümde belli olmayan karakterler kaldı. Ana karakterleri sonuca bağlarken sanki diğerleri havada kaldı gibi hissettim.  Belki sonunda hepsinin sonucu belli olur diyordum ama pek istediğim gibi olmadı. Sadece ana karakterlerin çözüme kavuştuğunu gördük. Evet, ana hat vardı ama çözüme kavuşmadığından öncen verilen bilgiler gereksiz gibi kaldı. Ya da olayın bütünlüğünde ' aa evet bu böyleydi ' demek için mi verildi orasını bilemiyorum tabi. Onun dışında birde, okuduğumuz kişinin bölümünde, iki satır öncesinde şuandan bahsederken birden bambaşka bir yer anlatmaya başlıyor ve bu yüzden 'ay ne oluyoruz ' dediğim pek çok yer oldu. Mesela ilk bölümde 1952 yılında iken, bir sonraki bölümde 1949 diğer bölümde 2007 tarihlerine geçiyoruz, acaba yanlış mı basıldı diye düşünmeden edemedim ilk başladığımda. Bir çok kişi,  diğer iki kitabından sonra bu kitabın hiç olmadığını söylediler. Bendeki cesarete bakın, son kitabını okudum. Belki o yüzden çok acımasız olamıyorum. Bu yazardan yüksek beklentim var açıkçası. 


Onun dışında, dediğim gibi ben yazar ile tanışmaktan çok mutlu oldum. Elimdeki kitaplarımı bitirdikten sonra zevkle gidip diğer kitaplarını da alacağım. Kesinlikle okunması gereken eserlerden olduklarını düşünüyorum. Kendimi kesinlikle artıda hissediyorum. Bana tek bir şey katması bile benim gözümde kitabı artılar listeme sokar. Bu bakımdan bence beynimi bilgi kırıntıları ile doyurduğum bir kitap daha okuduğumu düşünüyorum. Bence kesinlikle okuyun, ayrıca okuyan varsa yorumlara bekliyorum. Çok keyifli çok sakin , dilinin ağır olmadığı, insanı okumaya iten, acaba bu nasılmış dedirten sıcak ve bir o kadar üzücü bir kitap okudum. Benim için ; okunmalı listesindedir. :)) 

Buraya kadar okuduysanız size çok çok çok teşekkürlerimi sunuyorum. 
Herkese keyifli okumalar diliyorum. :) 




Oysa zaman cazibe gibi. Asla senin sandığın kadarına sahip değilsindir.. 




Not : Eklemeler yapabilirim. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder