29 Şubat 2016 Pazartesi

Çağıl Yaman - Güneş Makinesi Kararma





Kitap Adı : Güneş Makinesi Kararma
Yazar Adı : Çağıl Yaman 
Sayfa Sayısı : 151 
Yayınevi : Beyaz Baykuş Yayınevi 
Puan : 4/5 



Herkese yeniden merhaba ! Şubat ayının son kitabı ile karşınızdayım. Kabul ediyorum hem şubat ayı hem ocak ayı biraz verimsiz geçti. Geçen ay 4 kitap , bu ay ise 5 kitap okudum. Toparlayacağıma inanıyorum. 

&

Kitap tanıtımına ve yorumuma geçmeden önce belirtmek istediğim küçük bir ayrıntı var. Ben öyle çok sıkı ütüpya - distopya okuyucusu değilimdir. Başka kitaplarla kıyaslama şansım ne yazık ki yok. Ama bu türü tanımaya çalıştığımı söyleyebilirim. :)) 

&

Kitabı biraz anlatmak gerekirse ; Bir gün, her şey normal iken, güneş birden kararıyor. İnsanlar, olağan bir güneş tutulması olduğunu düşünüyorlar fakat mesele o kadar basit değil.  Güneş tutulması olmuyor, güneş sönüyor, kayboluyor , kararıyor.  Güneş karardığı zaman, hayatı devam ettirebilmek adına ilk başta yer altı madenleri ile enerji üretmeye çalışıyorlar bu yüzden iki bölge arasına sarı bir bina kuruluyor. Bu bina içinde enerji ve besin üretmeye çalışıyorlar,  ayrıca çocuklar için büyüme hapları burada üretiliyor. Tabi ki  zamanla madenlerde yok olmaya başlıyor ve  sıra ölülere geliyor.

&

Güneşin kararması ile birlikte bazı sorunlar baş gösteriyor. 1. bölge ve 2. bölge olarak ayrılıyorlar. Güneşin kararması esnasında daha yakın kısımda bulunanlar 1. bölge , daha uzak bulunan kısım ise 2. bölge olarak adlandırılıyor.  Bu olay esnasında 1.bölgede bulunan insanlar daha fazla  etkileniyorlar ve buradaki insanlar öldükleri zaman mücevhere dönüşerek, mücevher insanları oluşturuyorlar. Ölü insanlar yani mücevher insanlar, güneş makinesine götürülerek, geri kalan insanların yaşaması için enerji sağlıyorlar.

25 Şubat 2016 Perşembe

Khaled Hosseini - Ve dağlar yankılandı


Kitap Adı : Ve dağlar yankılandı
Özgün Adı : And the Mountains Echoed 
Yazar Adı : Khaled Hosseini 
Çeviren : Püren Özgören
Sayfa Sayısı : 410
Yayınevi : Everest Yayınevi 
Puan : 3,5/5

Herkese yeniden merhaba ! Bu kez , Ve dağlar yankılandı ile karşınızdayım. Öncelikle ben yazarın diğer kitaplarını okumadım. O deliler gibi meşhur olan ' Uçurtma Avcısı ' kitabını okumayan kesimdenim. Yazar ile bu kitabıyla tanıştım. Düşünüyorum, onca bölümü nasıl açıklayabilirim diye sanırım hepsinden bahsedersem kitabı anlatmış olacağım. Bende en başlarından biraz bahsedersem sanki daha iyi olacağı düşüncesindeyim. 


Peri ile Abdullah, Afganistan'ın Şadbağ köyünde yaşayan birbirlerine deli gibi bağlı olan iki kardeştir. Kardeşler birbirlerine evet tabi ki bağlı olurlar fakat onların bu kadar bağlı olmalarının bir sebebi ise, iki kardeşin annelerinin Peri daha çok küçük iken hayata veda etmesinden kaynaklıdır. Öyle ki küçük Peri'ye abisi Abdullah bakmıştır. Gece  ağladığında o koşmuş, sakinleştirmiş, susturmuş hatta altını bile o almıştır.

 Peri, Abdullah, babaları Sabır ve üvey anneleri Pervane ile oldukça fakir bir hayat sürüyorlar. Köyde yaşam şartları ağır, kışlar zor geçiyor. Öyle ki, o zor kışlar küçük bebekleri de yaşamdan koparıyor. Küçük bedenleri o zor şartlara dayanamıyor. Hatta Sabır ve Pervanenin küçük çocukları Ömer'de kış şartlarına dayanamayan bebeklerden oluyor. ( Sabır ile Pervanenin birde İkbal adında oğulları var.)

     Pervanenin öz kardeşlerinden birisi ( birde Masume var )  olan  Nebi dayı ise, Afganistan'ın Kabil şehrinde, oldukça zengin bir ailenin yanında çalışıyor, evin işlerinde yardımcı olduğu kadar aynı zamanda şoförlük yapıyor.  Nebi dayı bir gün Babayı ve Periyi Kabil'e çağırır. Müştemilatta bir inşaat işi vardır. Babası, Abdullah'ın gelmesini istemese bile zorla peşlerine takılır ve üçü birlikte upuzun toprak yollarda, çöllerde yavaş yavaş Kabil'e doğru yol alırlar. 

Nebi dayı orada, oldukça zengin  olan , Süleyman & Nila Wahdati çifti için çalışır. Bu çiftin çocukları yoktur, zaten pek evli bir çift gibi değillerdir. Süleyman daha çok resim ile Nila ise şiirle uğraşarak günlerini geçirirler.  Kabil'e  giden Abdullah-Sabır-Peri üçlüsünün akıbeti orada değişecektir. Orada olanlara Abdullah'ın gücü yetmeyecektir. 




21 Şubat 2016 Pazar

Erdal Demirkıran - Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç



Felek bir gün asalete can verdi, adına da ' kadın ' dedi ... 

Kitap Adı : Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç 
Yazar Adı :  Erdal Demirkıran 
Sayfa Sayısı : 359
Yayınevi : Kashna 
Puan : 3.5 / 5 


Herkese yeniden merhaba ! :))) 
Okuduğum başka bir kitap ile buradayım. Ay bakın okuduğum ikinci kitabında yorumunu da buraya yazıyorum, nazar değmesin. ! :))
Daha önce başka bir kitabını okuduğum Erdal Demirkıran'ın başka bir kitabı ile karşınızdayım. 
Diğer yazı için ; tık tık 

Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç ; Hariç kadına ithafımdır .. diyerek başlıyor kitaba sevgili yazarımız. 
Aslında tüm kadınlar olarak bildiğimiz ama toplu bir şekilde yüzümüze çarpılmasından hoşlanmadığımız gerçeklerin yazılı olduğu bir kitap diyebilirim. Nasıl ? derseniz eğer biraz açıklamaya çalışayım. 
İstisnalardan bahsetmek değil amacım, genelden bahsediyorum. Türkiye gerçeğinden aslında. Evet dediği doğru yazarın, bir çok kadınımız iş bitirmek, sorun çözmek yerine ; işten vazgeçiyor, sorunların ise üzerini örtüyor. Kadını aramak istediğimiz zaman genelde yok kadın, evet yok. Hem kendi kendine yaptığı kısıtlamayı yaşarken hemde toplumun empoze ettiği gerçekleri yaşayan kadın, kocası varsa dünyalar olan ama kocası arkasında olmadığı sürece bir hiç olan kadın. Aman 'kadın dediğin evinde olur sadece doğurur, kocasını bekler, kocasını hoş eder, itaat eder, okumaz, düşünmez, susar' ,  zihniyetlilerin kadına empoze ettiği gerçeği yaşar kadın dediğin. Aynı zamanda  geride durur ve  , sorunun parçası olur. Daha kadın doğmadan ona uygun olan yaşam tarzı benimsetilmiştir zaten, ana rahmindeki bebeğin kız olacağı duyulunca, odalar, kıyafetler pembelere bürünür. Bebeğe alınacak hediyeler özellikle pembe seçilir . Alınacak oyuncaklara sıra geldiğinde ise ne kadar barbie bebek, oyuncak  mutfak eşyası ve  yemek takımları,  pembe süpürgeler, ütüler, oyuncak makyaj setleri..  Her şey hazırlanmıştır. Çünkü kadın dediğin sadece evin içerisinde işe yaramaktadır. Aslında mikroskop, teleskop , stetoskop alsak çocuklarımıza ? Belki içlerindeki dahiyi çıkarırız ? 

Unutmayın ; Çocukken oynanan her bir oyun staj hükmündedir. 


Bu kitaptan önce Yılmaz Özdil- Kadın kitabını okumuştum. Biraz oradan alıp değineceğim konularda var. Mesela kadınların, kocalarının arkasında kalması gibi. Bu ' her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ' sözü benim için bir hiç olmaktan öteye gidemiyor. Her başarılı erkeğin arkasında olmak yerine, sen kendin başarılı ol, arkada kalmak yerine statünü dengele. Bir başbakan,cumhurbaşkanı,bakan, milletvekili karısı olmaktan öteye git. Kendine güvenin olsun,ayakların yere bassın. Kocan olmasa bile gerine  gerine, güvenle çık insanların karşısına. Silik bir birey olarak asla değil. Şuanda iktidar olsun, olmasın. Meclisteki erkek bireylerin arkalarındaki kadınları düşünün. Büyük ihtimalle kocaları olmasaydı bir hiç olacaklar ve toplum tarafından görülmemeye devam edeceklerdi. Çünkü bizim kadınımız eğitimsiz, çünkü bizim kadınımızı doğduklarından itibaren kalıba soktular, döktüler. Kadınımız okumak istediği zaman , ona ' hayır ' dediler. Tarihin altın sayfalarına adını yazdıran kadınlarımızda işte bu dayatmaya ' hayır ' diyen kadınlarımızdan çıktı. ( Bence ! ) 

Kadın kendi kendini değersizleştirdi. Nasıl olsa yapamam , izin vermezler diyerek çıkış yolu aramadan koltuğuna oturdu. Sonra güvensiz kadınlar oldular. Güvensiz kadınlar büyüdüler, büyük ihtimalle babalarının kafa yapılarında birileriyle evlendiler, zorla yahut bilerek. Güvensiz kadınlar, güvensiz çocuklar yetiştirdiler ve önünü alamamaya başladığımız kısır döngü çıktı ortaya.  Susup oturmak yerine, elimizi taşın altına koyun diyor yazar evet. 

16 Şubat 2016 Salı

Amber L. Johnson - Yağmurla Gelen Mutluluk




Kitap Adı ; Yağmurla Gelen Mutluluk
Özgün Adı ; Puddle Jumping
Yazar Adı ; Amber L. Johnson
Çeviren ; Filiz Şakar 
Sayfa Sayısı ; 174
Yayınevi ; Yabancı Yayınları
Puan ; 4/5


Herkese yeniden merhaba. Uzun süredir buraya yazı giremedim  farkındayım. Bunun için sizden ilk olarak özür dilemek istiyorum. Bu sıra daha fazla instagramda vakit geçirdim. Fakat ben bu işe blog ile başladım deyip, geri döndüm. Yeni bir yazı ile karşınızdayım. 


Yağmurla Gelen Mutluluk ; Kitap ilk etapta, açıklama yazısı gibi bir bölümle başlıyor. Lilly, Colton'a ne zaman aşık olduğunu anlatacağını söylediği 2-3 sayfalık kısa bir bölüm. 

Lilly'nin en yakın arkadaşı olan Harper, evlerde çocuk bakıcılığı yapıyor. Çalıştığı evde ise, cam kapalı olmasına rağmen küçük çocuk bir kaza geçirerek ölümden dönüyor. Onların yaşadığı yerde ise böyle şeyler asla kabul edilmiyor. ( Alentown veya Pennsylvania ) 
Papaz Harper'a başka bir iş bulmasını söylerken, Harper'ın yerine ise Lilly'nin geçmesini söylüyor. Lilly ve Colton ilk defa o kilise toplantılarında karşılaşıyorlar. Çünkü anneleri her çarşamba kilise toplantılarına geliyor ve onlarda birbirlerini ilk orada görüyorlar.  Birbirlerini ilk gördükleri zaman ise 9-10 yaşlarındalar. 

Colton, Asperger Sendromlu bir birey ve annesi ona arkadaşlık edecek birilerini bulmak için ciddi anlamda çok uğraşıyor. İlk konuşmaya başladıklarında, aralarında sıradan değil değişik bir çekim olduğunu, gelecek olan yıllarda daha iyi anlıyorlar.

Lilly, ciddi anlamda sakar olan bir kız. Arkadaşlık yapmaya başladıklarında Lilly'nin başına gelen 2-3 olay sonucunda, Lilly ve annesi - Colton ve annesi kendilerini hastanede buldular. Bu olaylar sonucunda ise anneleri en iyisinin arkadaşlık kurmamaları olduğuna karar verdiler ve anneleri kiliselerini bile değiştirerek görüşmelerini tamamen engellemeye çalıştılar. 


Lilly ve Colton 5-6 yıl sonra tekrar karşılaştılar. Daha tanıştıkları ilk gün birbirleri için sıradan değildiler. Colton sıradan değildi, Lilly, değişik olduğunu düşünüyordu fakat sadece değişik değil aynı zamanda çok özel bir çocuktu.